
TERÖRE VE İSLAMOFOBİYE HAYIR!
Paris, Ankara, İstanbul, Brüksel… Terörün kanlı ve çirkin yüzünü son zamanlarda gösterdiği kentlerden sadece bazıları. Görünen o ki, bunlar ne ilk, ne de son olacak. Dünya bir terör dalgasının etkisi altında bulunuyor. Üstelik bunun geçici olmadığı anlaşılıyor. Muhtemelen yıllarca terörle muhatap olup mücadele etmek zorunda kalacağız.
Amsterdam-HOLLANDA // 23 Mart 2016 // Haber Merkezi / 912
Teröristlerin görünen amacı dini veya ideolojik söylemlerle süslenmiş olabilir. Ama biz biliyoruz ki onların tek bir amacı vardır. İnsanları korkutup yıldırmak ve karanlık amaçlarına ulaşmak. Son günlerdeki terör eylemlerine imza atan İslam Devleti (İSD) adlı örgütün de amacı budur.
İSD, Müslümanlar adına savaştığını, cihat yürüttüğünü iddia ediyor. Ama biz biliyoruz ki dünyadaki 1,5 milyar Müslüman’ın ezici bir çoğunluğu İSD’nin amacını desteklemiyor. Tabiatıyla çoğunluğu oluştursa bile örgütsüz kitlelerin sesi fazla duyulmaz, örgütlü azınlık daha fazla ses çıkarır. Bu da sanki çoğunluğu oluşturan kitle, azınlık olan örgütlü gücü destekliyormuş gibi bir yanılsamaya yol açar.
İşte bu durum, popülist, ırkçı, ayırımcı siyasetçiler için bulunmaz bir fırsat yaratır. Bugün bütün dünyada islamofobinin tavan yapması kesinlikle bir tesadüf değildir. İslam adına hareket ettiğini söyleyen İslam Devleti adlı örgütün kanlı eylemlerini kendilerine malzeme yapan Donald Trump, Geert Wilders gibi popülist siyasetçiler bunu bütün Müslümanlara mal edip açıkça İslam düşmanlığı yapıyorlar. Amaçları toplumu ayrıştırmak, birbirine düşman kılmak ve bu fırsattan yararlanarak iktidara gelmektir.
İnsan bu durumda şunu düşünmeden edemiyor. Yoksa İSD ve El-Kaide gibi örgütlerle Donald Trump ve Geert Wilders gibi popülist siyasetçiler elele mi çalışıyorlar? Çünkü bunlar adeta birbirlerini besliyorlar. Trump’ın,
Wilders’in gözü kapalı İslam düşmanlığı bu örgütlerin işine geliyor, bu örgütlerin eylemleri bu popülist siyasetçiler için bulunmaz fırsatlar yaratıyor! Olayın farkında olmayan kitleler de arada savrulup duruyorlar ve bunların kurbanı haline geliyorlar.
Bu koşullarda biz demokratlara düşen görev gerçekleri açıklamak, olayın perde arkasını aydınlatmaktır. Dini bir araç olarak kullanan terörist örgütlerin kanlı yüzlerini de, bundan yararlanmak isteyen popülist, ırkçı politikacıların karanlık amaçlarını da deşifre etmek gerçek demokratların görevidir.
Biliyoruz ki İSD veya El-Kaide türü terör örgütleri Müslümanların temsilcisi değildir, olamaz. Diğer dinlerde olduğu gibi Müslümanların çoğunluğu kendi halinde, mutedil dindar insanlardır. Bunları düşman göstermek, ötekileştirmek terörün kitlesel temelini büyütmekten başka işe yaramaz.
Terör örgütlerinin islami motifler kullanması bizi yanıltmamalıdır. Terörün tarihi, siyasi, sosyolojik ve toplumsal psikolojik alt yapısı vardır. Bunları analiz etmeden teröre karşı cadı avı yürütmek yapılacak en büyük hata olacaktır.
Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB)