REMBRANDT ve VAN GOGH ANCAK BİR MİMAR SİNAN EDER
Yunus Emre Enstitüsü en Turkish Dutch Leadership Society’in organize ettiği İstanbul Mimarisi ve Mimar Sinan konulu konferans Rotterdam Pathe Schouwburgplein sinema salonunda yoğun bir katılımla gerçekleşti.
ROTTERDAM-HOLLANDA
13 Nisan 204//TOGAMEDYA//324
Avrupa’daki 3. kuşak nesile ve Hollandalılar dönük yapılan Flemekçe dilindeki proğrama özellikle gençler büyük ilgi gösterdi.
Açılış konuşmasını Yunus Emre Enstitüsü’den Remzi Kabadayı yaptı. Bu konferansa katıldığınız için hepinize teşekkür ederim diyen Kabadayı proğramın birinci bölümünde Utrecht Üniversitesi İslam tarihi ve Orta Doğu doçenti Timur Eroğluer İstanbul mimarisini ve Mimar Sinan’la ilgili konuşma yapacak. İkinci bölümde ise rejisör Remmelt Lukkien’nin hazırlamış olduğu “İstanbul’un Mimarı Sinan” konulu dökümanteri izleyeceğiz” dedi. Remzi Kabadayı daha sonra; “İstanbul bir çok kere değişik uluslar tarafından istila edilmiş, yıkılmış ve ardından tekrar imar edilmiştir. İstanbul’un tarihine baktığımızda Milattan Önce 7. Yüz yılda Byzas Megaron tarafından kurulmuş olduğunu görüyoruz. Milattan Sonra 193 yıllarında Romalıların eline geçmiş. Artık Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti de olan İstanbul’un adına o zaman Constantinopel denmiş. Daha sonra Araplar, Bulgarlar gibi bir çok ulus tarafından ele geçirilen İstanbul en son 1453 de Fatih Sultan Mehmet tarafından feth edilmiş ve Türklerin eline geçmiştir.
İstanbul fethedildiği zaman eski şaşalı İstanbul yoktu. Yıkık dökük ve fakir bir İstanbul vardı. Türkler İstanbul'u tamir ve tadil ve yeniden imar etmişlerdir. Büyük binalar restore edilmiştir. Hatta Aya Sofya Mimar Sinan tarafından elden geçirilmiş ve güçlendirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren yapılan camiler, külliyeler, üniversiteler, okullar, hastaneler, imarethane gibi binalar ile şehre Türk ve İslami bir kimlik kazandırılmıştır. Mimar Sinan'ın yaşadığı ve baş mimar olduğu dönemde bu husus zirve yamıştır. 50 yıl Osmalının baş mimarı olarak görev yapan Sinan sadece İstanbul’da değil başka yerlerde de bir çok eser yapmıştır. Bundan sonrası için sizleri Drs. Timur Eroğluer ile baş başa bırakıyorum” dedi.
İSTANBUL TÜRK VE İSLAM KİMLİĞİ KAZANDI
Dialarla İstanbul mimarisini ve Koca Mimar Sinan’ı anlatmak için kürsüye gelen Utrecht Üniversitesi İslam tarihi ve Orta Doğu doçenti Timur Eroğluer Mimar Sinan’ın hayatı ve geride bıraktığı eserlerle konuşmasına başladı. Mimar Sinan Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirildi. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilenler arasındaydı. Sinan, mimarlığa özendi ve su yolları yapmak, kemerler meydana getirmek istedi. Devrinin mahir ustaları mahiyetinde han, çeşme ve türbe inşaatında çalıştı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında yeniçeri oldu. 1526’da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesinden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaşılığa yükseldi. Mimar Sinan, Moldovya seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurduğu köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’ın takdirini kazandı. Aynı sene başmimarlığa yükseldi. Yapmış olduğu bazı eserlere gelince Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Yirmiyedi metre çapındaki büyük kubbe, zeminden itibaren tedricen yükselen binanın üzerine gayet nisbetli ve ahenkli bir şekilde oturtulmuştur. Mimar Sinan’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. Üç şerefeli ince minarelerine üç kişi aynı anda birbirini görmeden çıkabilmektedir. Sinan bu camiin ustalık eseri olduğunu ve bütün sanatını Selimiye’de gösterdiğini belirtmektedir. Mimar Sinan 92 cami, 52 mescit, 36 saray, 55 medrese, 20 kervansaray, 7 darül-kurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 hastane, 6 su yolu, 10 köprü, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 374 eser vermiştir.
HOLLANDALI SANATÇILAR VE MİMAR SİNAN
Lasso Tv-Produksiyondan Remmelt Lukkien ise Türkiye’ye giderek Camiler, Kervansaraylar, Medreseler, Külliyeler, Türbeler, İmâretler, Su Kemerleri ve Köprülerleilgili döküman hazırladığını. Mimar Sinan’ın 400 e yakın olağan üstü eserler bıraktığını söyleyen Lukkien “Hollanda’da Rembrandt Harmenszoon van Rijn ve Vincent van Gogh van Gogh ne kadar meşhursa Mimar Sinan’da Türkiye’de o kadar meşhur. Mimar Sinan’ın yaptığı eserleri gördükten sonra Rembrandt ve Van Gogh’un ancak bir Mimar Sinan olabileceğine kanaat getirdim” dedi.
Proğramı izlemeye gelen Rotterdam İslam Üniversitesi öğretim görevlilerinden Rafig Ahmad Fris konferansın çok olumlu geçtiğini belirtti. Fris “Buradaki genç Türkler tarihleri ve tarihi eserleri konusunda pek fazla detay bilmiyorlar. Bu tür aktivitelere katılarak kendilerini geliştirebilirler. Konferansa ve dökümanter video gösterisine yoğun olarak katılmaları zaten bunu gösteriyor diye konuştu.
Proğramın ikinci bölümünde Remmelt Lukkien’nin hazırlamış olduğu dökümanter film izlendi.