|
Atilla İpek (Yalın ve Duru Olarak Yazıyoruz)
Muhasebeci, tekniker, öğretmen, bilişimci, siyasetçi, kokartlı hakem, sendikacı, gazeteci, fotoğrafçı, kameraman, köşe yazarı, şair ve yazar: MUSTAFA TOGA1 Mart 2010 | Röportaj: Atilla İpek / Kategori: Dergiler, Hollanda’nın Türk Yazarları, Sayı 17 Onu tanıyanlar bilirler; Hollanda’da Türklerin gerçekleştirdiği hangi etkinliğe gitseniz onunla karşılaşırsınız. İster siyasi bir toplantı olsun, ister kültürel, ister konser, ister başka bir toplumsal etkinlik, Mustafa Toga oradadır. Fotoğraflar çeker, kişilerle sohbet eder, bilgiler toplar. Herkesi tanıyor sanırsınız. O Hollanda’nın hızlı gazeteci ağabeyidir. Ama hep seyreden, ya da nakleden tarafında durmaz olayların. Aynı zamanda kendide katılır olayların, etkinliklerin içine. Üretir, düşünür, destek olur, önayak olur, yoldaş olur. Kim midir Mustafa Toga? Sohbetimize geçmeden önce kısa bir özgeçmişiyle başlayalım:
Mustafa Toga 1 Ekim 1958 yılında; Adana’nın (Osmaniye) Kadirli ilçesi, Aşağıçiyanlı köyünde doğmuş, 1968 yılında Faydalı Köyü Ílkokulunu, 1971 yılında Kadirli Orta Okulunu ve 1974 yılında Ceyhan Endüstri Meslek Lisesini bitirmiş. Ankara Gazi Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesine (ön lisans) 2 yıl devam eden Toga 1976 yılında okuldan ayrılır ve Yüksek eğitimine; Çukurova Üniversitesi, Ceyhan Meslek Yüksek Okulunda devam eder ve Muhasebecilik bölümünden 1978 yılında mezun olur. 1991’den bu güne Rotterdam’da Türkçe Öğretmeni olarak görev yapmakta olan Toga 1988 yılında Hollanda Futbol Federasyonu Futbol Hakemliği kursunu bitirir ve 1988-1996 yılları arasında yine Hollanda Futbol Federasyonunda (KNVB) kokartlı hakem olarak görev yapar. 1986 yılında Hollanda’da Demokratlar 66 ( D66 ) Siyasi Partisine üye olur. Parti içerisinde Rotterdam bölgesi eğitim ve azınlıklar komisyonu üyesi olarak görev yapar. Ayrıca 1990 / 1994 / 1998 yerel seçimlerinde, Rotterdam Anakent Belediye Meclis Üyeliğine D66 listesinden aday gösterilir ve 1998-2002 dönemi için Rotterdam Delfshaven İlçe belediyesine D66 partisinden meclis üyeliğine seçilir. Daha sonra kişisel sebeplerden dolayı ayrılacaktır. 1990 yılında Stg.TRT -Educatieve Omroep ( Türk Radio Televizyon Eğitim Derneği ) kurucu üyesi olur ve başkan yardımcılığına seçilir ve 1998 yılına kadar bu görevi sürdürür. 1992 yılında Hollanda Öğretmenler Sendikasına ( Nederlandse Onderwijsbond ) üye olur. 2002 yılında VETRA Hollanda Küçük Esnaflar Sendikasına( Belangenvereniging voor Ambulante Handel ) üye olur. 2004-2007 yılları arasında (Bestuurlid ) Sendikanın Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilir. 2007 yılında Time Media Group’un gazetecilik seminerini bitirip basın sertifikasını alan Toga 2007 yılında Türkiye Edebiyatçılar derneğine üye olur. 1989 yılından 1997 yılına kadar Marmara Dergisinde yayın kurulu üyeliği ve köşe yazarlığı yapar. 2002 – 2006 arası İntertürk Haber Portalında köşe yazarlığı yapan Mustafa Toga halen; Platform Dergisi ve Kadın Dergisi muhabiri, Bizim Ece Edebiyat, Kültür ve Sanat Dergisi Yurtdışı temsilciliği yapmakta ve Lirik türde şiirler, ‘çilekeş insanlarımızı konu alan’ öyküler yazmaktadır. Eserleri çeşitli gazete, dergiler tarafından şiir ve öyküleri yayınlanmıştır. ESERLERİ :
GAZLI BEZ ( öykü kitabı ) EKMEK KIRINTISI ( şiir kitabı ) Gündüz Kitabevi Yayınları Agustos 2006, 1.baskı, 13,5 x 19,5 128 Sayfa, Türkçe, K.Kapak ISBN 975-9176-53-X BUGÜN SEVGİNİN GÜNÜ ( şiir kitabı ) Gündüz Kitabevi Yayınları Kasım 2009, 1.baskı, 13,5 x 19,5 126 Sayfa, Türkçe, K.Kapak ISBN 978-605-5770- Not:Gündüz Kitabevi Yayınları (T.C. Kültür Bakanlığından ISBN numarası bekleniyor, basımda) ÖLÜM TEĞET GEÇTİ (Şiirler-Röportajlar )
Mustafa Bey, şöyle bir özgeçmişinize bakınca şu meslekleri görüyoruz: Bilmediğimiz başka ne uğraşılar var mı? Resim yapmayı sayabiliriz. Karakalem çalışmaların yanı sıra yağlı boya tablolarım da var. Şu an aktif misiniz derseniz zamanla yarıştığım için şimdilik dondurdum. Emekli olduğumda belki bir sahil kasabasına yerleşir doğa ile iç içe yaşarım, bu arada fırça ve tuvalime tekrar kavuşurum. Böyle anlatınca sakın yazı yazmayı bırakacağımı düşünmeyin ha…! Bildiğiniz gibi Hollanda’da öğretmenlik ve basının yanı sıra ticaretle de uğraşıyorum. Hollanda denince akla lậle, yel değirmeni ve siyah beyaz benekli Hostain inekleri gelir değil mi? Bende bu yoldan çıkarak kayınımla birlikte İzmir yakınlarında küçük bir süt sığırı çiftliği kurdum. Sanatla çiftliğin ne alakası var derseniz çiftliğin çevre duvarlarını 2 metre boyunda 3 metre eninde yağlı boya inek, buzağı, deve gibi resimler yaparak süsledim.
80 li yıllarda Hollanda’daki imkânlar bu güne göre çok fazlaydı. Baktım birinci kuşak insanlarımızın dolduramadığı faaliyetlerden biride futbol hakemliğiydi. Bende herkesle birlikte amatör olarak futbol oynuyor, maçlara gidiyor, tuttuğum takım mağlup olduğu zamanda günah keçisi olarak hakemi suçluyordum. Bir gün arkadaşlarla maçtan sonra Spijkenisse’de ki Hollanda Türk Spor Kulüpleri Federasyonuna gitmiştik. Orada KNVB ile ortak hakemlik kursu düzenleneceğini öğrendim. Ben de diğer yedi kursiyer ile birlikte katıldım ve altı ay sonra diplomamı aldım. Ondan sonra Hollanda Futbol Federasyonu’nu Rijnmond bölgesinde kokartlı hakem olarak 8 yıl görev yaptım. Hakemlerin tarafsız olduğunu da bu şekilde öğrenmiş oldum.
Hollanda’da Pim Fortuin önderliğinde başlayan popülist akım hâlâ devam ediyor diyebilirim. Bu furyadan da başta Türkler (Müslümanlar) olmak üzere yabancı kökenliler etkileniyor. Birde son yıllarda global ekonomik kriz diğer Avrupa Birliği ülkeleri gibi Hollanda’yı da vurdu. Tüm çabalara rağmen kriz bugüne kadar tam olarak atlatılamadı. Bankalar battı, özellikle küçük esnaf olmak üzere inşaat sektörünü derinden etkiledi ve toplu çıkışlara sebep oldu. Bu durum aşırı sağcı partilerin ekmeğine yağ sürdü. Diğer partilerde oy kaybetme korkusuyla yabancılar üzerinde politika yapmaya başladılar. Hollanda demokratik bir ülke bunun uzun süre devam edeceğini sanmıyorum. Biz Türkler siyaseti seviyoruz. Hollanda’da ikamet eden Türk kökenli vatandaşlar Avrupa’nın diğer ülkelerindekilere göre siyasette daha fazla aktifler diyebilirim. Bu bana göre büyük bir başarı ve iyi yönde gidiş, çünkü kendileri hakkında karar alacak mekanizmalarda söz hakkına sahipler. Bugüne kadar yönetiliyorlardı bu gün ise yönetime ortaklar. Artık yabancı kökenlilerden Belediye Başkanları, Daimi Encümen Üyeleri, Meclis Üyeleri, Milletvekilleri hatta Bakan Yardımcıları çıkıyor. “Bir çiçekle bahar olmaz” demişler. Madem demokrasi var o zaman herkes kendi görüşüne uygun parti seçmede özgür. Benim ekleyeceğim tek şey üye oldukları siyasi partilerde kafa sallayan, parmak kaldıranlardan değil, konuşan, fikir üreten, yönetim kadrosunda söz sahibi olanlardan olup, siyaset yapmalarıdır.
Yerel seçimler olduğu için genel değil bölgesel olarak düşünmek lazım. Kamuoyu araştırmalarına göre bu seçimlerde aşırı sağcı partilerin oylarını büyük oranda artıracağı sosyal demokratların ise oy kaybına uğrayacağı tahmin ediliyor. Hollanda’da ki yabancı kökenliler ve düşük gelirlilerin sosyal hakları konusunda büyük çıkış yapan D66 partisi ise bu seçimlerin en kazançlı partisi olarak görülüyor. Dediğim gibi küçük yerleşim alanlarında CDA sandalye sayısını korur, yabancılarında oturduğu büyük şehirlerde ise PvdA (İşçi Partisi) oy kaybetmesine rağmen denge sağlar diyorum.
On üç yaşımda şiir yazmaya başladım tabii onlara şiir denirse. Lise yıllarında bu çalışmalarımı daha da geliştirdim. Birde yöresel olarak sanatçıları örnek alıyor insan. Şiirde Adanalı Ahmet Selçuk İlkan, düz yazıda ise Yaşar Kemal. Bunların kitaplarını okuyordum bol bol bu da bana ilham veriyordu. Küçük yaşlardan bugüne yazmış olduğum şiirlerimi “Dağarcığım” ismini verdiğim bir defterde toplamıştım. Daha sonra bunları kitap haline getirdim.
Evet, şiire gelince. Türk müzik dünyasında ilk melodi şiir akımının başlaması şiirde akıcılığı getirdi. Şiir klipleri çekildi, CD ler hazırlandı. Böylece yepyeni bir akım başladı. Yazılı basının yanı sıra görsel basın şiirin daha çok sevilmesini sağladı. Bu da diğer genç şairler gibi beni de kamçıladı. Daha çok şiir yazmaya başladım.
Bizim Ece Edebiyat, Kültür ve Sanat Dergisi Yayınları arsından çıkan “Ölüm Teğet Geçti” kitabımda nostaljik şiirlerin yanı sıra değişik mesleklerle yaptığım röportajlar yer almakta. Şiirlerimin iskeletini; insan sevgisi, zayıfın, güçsüzün yanında olma, doğa ve vatan sevgisi oluşturuyor. Röportajlarımda ise topluma mesaj ağır basıyor. 45 yıl önce anne babaları işçi olarak gelmiş olan ve bugün ise başarıyı yakalamış onların çocuklarının çalışmalarına yer verdim. Kanada’da ikamet eden Sufi Müziğinin duayeni Mercan Dede, Almanya’dan Türk Halk Müziği Sanatçısı Güler Duman, Hollanda Çevre ve Doğa Ödülünü kazanan Sevim Zor, Rotterdam Belediye Başkan Yardımcısı ve Daimi Encümen Üyesi Hamit Karakuş, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Arif Yakışır, Ressam, Heykeltıraş ve Cam objesi Sanatçısı Saniye Bıldırcın, Müzisyen Semih Arıkan, İl Meclis Üyesi Zeki Baran ve Uluslararası sertifikalı kaynakçı İsmet Deringöl ile yaptığım röportajları bir solukta okuyacağınızı umut ediyorum. Bu kitap dört yıllık bir emeğin ürünü. Umarım kitap okurların beğenisini kazanır.
Her meslek ve ilgi alanından şahıslarla röportajınız var, ayrıca konukların bir kısmı Hollanda toplumundan şahıslar, bir kısmı da Türkiye’den gelenler. Röportajlar sırasında bir farklılık oluyor mu? Sizin yaklaşımınız veya konuklarınızın tepkileri, etkileşimlerde farklılıklar oluyor mu?
Türkiye’de Bizim Ece Edebiyat, Kültür ve Sanat Dergisi’nden, Hollanda’da ise: mustafa_toga@hotmail.com’a müracaat ederek temin edebilirler.
Yeni çalışmalar, bekleyen projeler var mı? Öyküler ve röportajlardan oluşan yeni bir kitap üzerinde çalışmalarım devam ediyor. Öykülerimin ana temasını gurbetteki ikinci kuşak insanlarımızın yanı sıra Türkiye’ye kesin dönüş yapmış olanlar oluşturuyor. Röportajlarda ise yurtdışında başarıyı yakalamış genç neslin çalışmalarına yer verdim.
Merakla bekliyoruz, söyleşi için teşekkür ederiz. |
|